TESEV Demokratikleşme Programı kapsamında gerçekleştirilen 'Yargıda Algı ve Zihniyet Kalıpları' başlıklı araştırmanın sonuçları yargıdaki devletçi zihniyeti gözler önüne serdi. Hakim ve savcılar, 'Devletin çıkarları mı, adaletin gerekleri mi?' sorusuna çoğunlukla 'devlet' şeklinde cevap verdi.
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı'nın (TESEV) 'Yargıda Algı ve Zihniyet Kalıpları' başlıklı araştırması, hakim ve savcıların yargı sistemi içindeki yaklaşımlarına ışık tuttu. Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mithat Sancar ve araştırma görevlisi Dr. Eylem Ümit tarafından yapılan çalışma, hakim ve savcıların 'devletçi' zihniyetini ortaya koydu. Kendilerine 'Devletin çıkarları mı, adaletin gerekleri mi?' diye sorulan hakim ve savcıların, 'Ben devletçi hukukçuyum', 'Devlet olmazsa hukuk olmaz, biz de olmayız', 'Benim ülkem söz konusu olduğunda hukuk dinlemem' gibi cevapları dikkat çekti.
TESEV Demokratikleşme Programı kapsamında 4 ayaklı projeden ilki olan 'Yargıda Algı ve Zihniyet Kalıpları' başlıklı araştırma sonuçları düzenlenen bir toplantıyla kamuoyuna açıklandı. Yargıçların 'Peygamber postuna oturmuş' insanlar gibi algılandıklarına dikkat çeken Prof. Dr. Mithat Sancar, yargının kutsallaştırılmış bir alan olarak algılandığını, ancak yıpratıcı olmamak kaydıyla eleştirilebilmesi gerektiğini vurguladı. Sancar, araştırmanın çok tartışılan yargıyı görüntülemeyi amaçladığını kaydetti.İstanbul, Ankara, Trabzon ve Diyarbakır'da 51 hakim ve savcı ile birebir yapılan görüşmelerin sonucu hazırlanan raporda ilginç bilgiler yar aldı. 12'si kadın 51 yargı mensubunun yüzde 73'ü Türkçeden başka dil bilmiyor. Araştırmanın zihniyet kalıplarına ilişkin bölümünde, yargılama faaliyeti sırasında 'adalet ile devlet çıkarı' veya 'demokrasi ile devletin güvenliği' arasındaki bir karşıtlık çıkabileceği ve bu durumda devletin çıkarının korunacağı görüşü hakim olduğu belirtiliyor. Bu düşünceyi yansıtan hakim ve savcılar, kendilerine sorulan 'Devletin çıkarı mı, adaletin gereği mi?' sorusuna, 'Ben devletçi hukukçuyum', 'Önce devlet gelir', 'Devletim olmadan benim bireysel özgürlüğüm hiçbir işe yaramaz' şeklinde cevap veriyor. Görüşmecilerin yüzde 63'ü adaletin gereklilikleri ile devletin çıkarının çatıştığını bildiriyor.
Her adliye binasında 'Adalet mülkün temelidir' yazdığını hatırlatan Prof. Dr. Mithat Sancar, aslında yargı mensuplarının devlet yerine adalete öncelik vermeleri gerektiğini, tablonun sorunlu olduğunu aktarıyor. Araştırma kapsamına görüşülen savcıların çoğu 'Ben rejimin savcısıyım', 'Bizler görevimizi yaparsak devlet zayıflamaz' derken, 'Ben kamunun savcısıyım' diyenler ise azınlıkta kalıyor. Hakim ve savcılar, devlete karşı işlenmiş suçlar ile devlet görevlileri tarafından işlenmiş suçlara yaklaşımda farklılık olduğunu kabul ediyor. 'Evet, maalesef var' diyenlerin oranı yüzde 45 iken, 'Evet, olması da lazım' diyenlerin oranı yüzde 24. Büşra Erdem, İstanbul
Yargı köy kökenli
TESEV; İstanbul, Ankara, Diyarbakır ve Trabzon'da, 51 hakim ve savcı ile anket yaptı. Anket hakim ve savcıların yüzde 27'sinin kent, yüzde 73'ünün köy ve kasaba doğumlu olduğunu ortaya koydu.
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı (TESEV), demokratikleşme programı çerçevesinde 10 ay önce başladığı Türkiye'deki yargı araştırmasını tamamladı. Araştırma sonucunda ortaya konan, "Yargıda ve Yargıya Dair Algı ve Zihniyet Kalıpları" adlı rapor kamuoyuna sunuldu. Ankara Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Mithat Sancar ve Dr. Eylem Ümit'in gerçekleştirdiği araştırmada, İstanbul, Ankara, Diyarbakır ve Trabzon'da toplam 51 hakim ve savcı üzerinde anket yapıldı.
HASSAS KONULAR
Anket, hakim ve savcıların nerede doğduklarından nasıl okuduklarına, TV'de ne izleyip ne gibi aktivitelere katıldıklarına kadar çarpıcı sonuçları ortaya koydu. İşte onlardan biri. Ankete katılan 51 hakim ve savcıdan 14'ü (yüzde 27) kent doğumlu olduğunu belirtirken, 37'si (Yüzde 73) köy ve kasaba doğumlu olduğunu söyledi. Anket, hakim ve savcıların Türkiye'nin hassas konulara bakışını da ortaya çıkardı.
301 KALKMASIN
301. madde ve Türklük kavramına ilişkin görüşleri sorulan hakim ve savcılar ilginç açıklamalarda bulundu. Yüzde 24'ü "301 değiştirilmemeli" dedi. Yüzde 16'sı "Kalkmalı" cevabını verdi. 301'deki "Türklük" yerine "Türk milleti" gibi bir kavram geldiğinde, maddenin anlamının değişeceğini düşünenlerin oranı yüzde 25 oldu. Değişmeyeceğini düşünenler ise yüzde 24.
REJİMDEN YANALAR
Yargı mensupları hakim ve savcılar, devletin çıkarlarını hukukun üstünde görüyor, "Ülkem söz konusu olduğunda hukuk mukuk dinlemem" diyor. Mülakat yaptıkları hakim ve savcıların çoğunun devletçi olduklarına dikkat çeken Prof. Mithat Sancar, "Hakim ve savcılar arasında yargılama sırasında devletin çıkarı veya demokrasi ile devletin güvenliği arasında bir karşıtlık çıkabileceği ve bu durumda devletin çıkarlarının korunması gerektiği kanısı yaygın. 'Ben rejimin savcısıyım. Türkiye Cumhuriyet'ini kollamak benim görevim' diyorlar" dedi.
Osman ASİLTÜRK/İSTANBUL
ZAMAN/BUGÜN------------------------------------------------------------
http://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=142731
http://www.haber5.com/haber.php?haber_id=300963
TESEV'in yargı kurumuna dair raporunda, 28 Şubat sürecinde hakimlerin fişlendiği iddia edildi. Bir hakim, kendisine “kapıdaki odacına saygılarını sun, sicilini o dolduruyor” dendiğini söyledi. Rapora göre hakim ve savcıların çoğu devlet çıkarını hukuktan önce görüyor.
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı'nın (TESEV) 51 savcı ve hakimle görüşerek hazırlattığı araştırmasında 28 Şubat süreciyle ilgili ilginç bilgiler çıktı. Araştırmada hakim ve savcılar o dönemde odacıları tarafından takip edildiklerini söyledi. Hakim ve savcılar, 28 Şubat sürecinde Cuma namazına giden hakimleri ihbar eden odacıların olduğunu anlattı. Bir hakim, kıdemli bir meslektaşının kendisine şu tavsiyede bulunduğunu aktardı: “Kapıdaki odacına her gün saygılarını sun, sicilini o doldurur.”
TESEV, "Kurumsal Algı ve Zihniyet Yapıları" başlıklı araştırmasının sonuçlarını dün açıkladı. Adalet Bakanlığı'nın izniyle Türkiye genelinde 51 yargıç ve savcı ile görüşmeler yapan Prof. Dr. Mithat Sancar ve proje asistanı Dr. Eylem Ümit, elde ettikleri sonuçları dün Point Hotel'de gazeteciler ve hukukçularla paylaştı.
HUKUKTAN ÖNCE DEVLET
TESEV'in "Demokratikleşme Programı" çerçevesinde 51 hakim ve savcı ile röportajlar yapan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Prof. Dr. Mithat Sancar, yargının hukuk algılaması noktasında oldukça vahim bir tablo ile karşı karşıya olduğumuzu söyledi. Görüştükleri 51 hukukçunun yüzde 61'inin, bir çatışma halinde, devletin çıkarlarını yargının gereklerine tercih ettiklerini söylediklerini aktaran Sancar, bir hakimin, "Ülkem söz konusu ise hukuk mukuk dinlemem" ifadesinin oldukça anlamlı olduğuna vurgu yaptı.
DEMOKRASİ Mİ GÜVENLİK Mİ?
Prof. Dr. Sancar, araştırma kapsamında, hâkim ve savcıların yargı faaliyetine ve çeşitli toplumsal-siyasal meselelere ilişkin yaklaşımları hakkında bilgi edinme fırsatı bulduklarını söyledi. Araştırmada "Devletin çıkarları mı, Adaletin gerekleri mi?", "Demokrasi mi, Güvenlik mi?", "Devlete Karşı Suçlar, Devlet Görevlilerinin Suçları", "Faillerin Kimliği" ve "Düşünce Özgürlüğü", "AB Süreci" gibi konularda temel yaklaşımlar sorgulandı.
Araştırmada, hakim ve savcıların yüzde 49'u herhangi bir sosyal aktivite içinde yer almadığını söylerken, yüzde 98'i üniversite yaşamında herhangi bir STK ile ilişkisi olmadığını söyledi.
Kamu görevlileri kayırılıyor
TESEV'in Algılar, Zihniyet Yapıları ve Kurumlar: Yargı Kurumu isimli çalışmasından çıkan çarpıcı veriler:
-------------------------------------------------------
http://www.kulphaber.net/news_detail.php?id=311
“Yargıda Algı ve Zihniyet Kalıpları” çalışması Türkiye genelinde 51 hakim ve savcıyla yapıldı. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi"nden Prof. Mithat Sancar ve Dr. Eylem Ümit"in gerçekleştirdiği çalışmanın ön raporu açıklandı. Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı TESEV"in araştırmasında iş yükü yoğun olan İstanbul ve Ankara adliyeleri gibi büyük adliyeler esas alındı.
TESEV araştırmasının amacı şu sözlerle açıklanıyor:DERİNLEMESİNE MÜLAKAT
Yargıya egemen olan algı ve zihniyet yapıları hakkında bir yoklama yapma amacını taşıyan bu ilk çalışma, belli bir yöntem çerçevesinde hâkim ve savcılarla yapılan “derinlemesine mülakat” üzerine inşa edilmiştir. Bu çalışmada, Türkiye"nin çeşitli kentlerinden 51 hâkim ve savcı ile mülakatlar gerçekleştirildi. Ana olarak “Devletin çıkarları mı, Adaletin gerekleri mi?” “Demokrasi mi, Güvenlik mi?” “Devlete Karşı Suçlar, Devlet Görevlilerinin Suçları” “Faillerin Kimliği” ve “Düşünce Özgürlüğü,” “AB Süreci” gibi konularda temel yaklaşım, algı ve zihniyet kalıpları anlaşılmaya çalışıldı.
Araştırmanın dikkat çeken sonuçları şöyle:
KARADENİZLİ HAKİMLER VE SAVCILAR ÇOĞUNLUKTA
Hâkim ve savcıların doğum yerinin bölgelere göre dağılımında, Karadeniz bölgesi öne çıktı. Doğum yerinin bölgelere göre dağılımını çoğunluktan azınlığa doğru sıralarsak 16 görüşmeci (% 31) Karadeniz , 9 görüşmeci Doğu Anadolu (% 18), 9 görüşmeci İç Anadolu (% 18) , 6 görüşmeci (% 8) Güneydoğu Anadolu, 4 görüşmeci (% 12) Marmara, 3 görüşmeci (% 6) Ege, 3 görüşmeci (% 6) Akdeniz bölgesinde doğduğunu dile getirdi.
HAKİMLERİN YARISI İNTERNETTEN HABER TAKİP EDİYOR
Günde birden fazla gazete okuyanların sayısı 38 (% 75) olarak çıkarken, görüşmecilerin 37"si (% 73) gazetede önce yargıya ilişkin haberleri okuduğunu belirtti. Her gün internetten haber takip ettiğini söyleyenlerin sayısı 28 (% 55).
TİYATRO VE SİNEMAYI İYİ TAKİP ETMİYORLAR
Uzun zamandır sinemaya gitmediğini söyleyen 16 görüşmeci (% 31), uzun zamandır tiyatroya gitmediğini söyleyen ise 24 (% 47) görüşmeci oldu.
Genelde tarihi ve siyasi deneme türündeki kitapları okuduğunu söyleyen görüşmecilerin sayısı 30"dur (% 59). “Dinlenmek için ne yaparsınız” sorusuna verilen yanıtlarda, hâkim ve savcıların % 62"si ailesiyle vakit geçirerek dinlendiğini, % 29"u ise kitap okumayı tercih ettiğini belirtti.
KÖY VE KASABA DOĞUMLULAR ÇOĞUNLUKTA
Hâkim ve savcıların 14"ü (% 27) kent, 37"si (% 73) köy ve kasaba doğumlu olduğunu söyledi.
YENİ ANAYASA İSTİYORLAR AMA...
34 katılımcı Türkiye"nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu söylüyor. 8 katılımcı TCK"nın 301. maddesinin kaldırılmasını, 13"ü ise kalmasından yana olduğunu söylüyor.
YABANCI DİL BİLEN AZ
Hâkim ve savcıların 37"si (%73) Türkçeden başka dil bilmediğini söylerken, 14"ü (% 27) Türkçe"den başka bir dil bildiğini ve kullandığını ifade etti. Birden çok yabancı dil bildiğini belirten sadece bir (% 2) görüşmeci oldu.
İNSAN HAKLARINA KARŞI TEDİRGİNLİK VAR
Anayasanın 90. maddesine 7.5.2004"te eklenen, “usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır” şeklindeki düzenleme hakkında görüşleri sorulan hakim ve savcılardan çoğunluğu bu düzenlemeyi olumsuz bulduklarını söylediler. Bu görüşte olan hâkim ve savcılar, söz konusu durumu, “egemenliğin sınırlandırılması”, “içişlerine müdahale” olarak yorumlayıp tedirgin edici bir gelişme olarak görüyorlar.
YARISI ULUSLARARASI ANLAŞMALARI ÖNEMSEMİYOR
26 katılımcıya göre insan hakları devlet güvenliği açısından tehdit oluşturabilir. Katılımcılardan 27"si, karar verme aşamasında temel hak ve özgürlüklere ilgili uluslararası anlaşmaları göz önünde bulundurmuyor. 32 hâkim ve savcıya göre adalet, toplumsal barış, devlet ve demokrasi gibi olgular yargılama sırasında tezat oluşturabilir. 32 katılımcı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının Türkiye"ye karşı önyargılı olduğunu düşünüyor. 25 katılımcı AİHM kararlarından dolayı yargılamanın yenilenmesini olumsuz karşılıyor. 33 katılımcı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi"nin Türkiye hakkındaki kararlarını basından takip ediyor. 30 katılımcıya göre, AB uyum yasaları çerçevesindeki düzenlemeler insan hakları gelişimi açısından olumlu. 13"ü ise bu yeniliklerin Türkiye koşullarına uygun olmadığını düşünüyor.
DEVLETÇİ HUKUKÇULAR ÇOĞUNLUKTA
Mülakatlar sırasında araştırmacıların “dikkat çekici” bulduğu ifadelerden bazıları şöyle:
“İnsan hakları biraz abartılıyor.”
“Ben rejimin savcısıyım.”
“Ben devletçi hukukçuyum.”
“Önce devlet gelir.”
“Benim ülkem söz konusu olduğunda hukuk mukuk dinlemem.”
“Devlet olmazsa hukuk olmaz, biz de olmayız.”
“Diyelim devleti korumaya çalışırken adil olmayabilirsin, adaletten sapabilirsin. Veya adaleti yerine getiriyorum diye devlete zarar verebilirsiniz veya devleti koruyorum diye adalete zarar verebilirsiniz. Mümkündür.”
“Devletim olmadıktan sonra benim bireysel özgürlüğüm hiçbir işe yaramaz.”
SIRADA TOPLUM VE MEDYA VAR
Projenin henüz sürmekte olan ikinci ayağında, toplumun yargıya yönelik bakışının ana hatlarını ortaya çıkarmayı hedefleyen bir araştırma yer alıyor. Bu amaçla başlatılan saha çalışmaları devam ediyor. Projenin üçüncü ayağında ise medya-yargı ilişkisine odaklanılacak.
No comments:
Post a Comment