Haber7 , 05 Aralık 2007
Sami Selçuk'tan çarpıcı tespitlerHilal TV’de Basında Bugün programına katılan Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk TESEV’in son anketi ile Hakimler ve Savcılar Kanunu hakkında çarpıcı açıklamalar yaptı. |
| 05 Aralık 2007 00:30 |
| Hilal TV’de Yapımcılığını ve Sunuculuğunu Feridun ve Arzu Erdoğral’ın yaptığı Basında Bugün programına katılan Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk TESEV’in son anketi ile Hakimler ve Savcılar Kanunu hakkında çarpıcı açıklamalar yaptı. O anket beni son derece üzdü üzmenin de ötesinde çok düşündürdü, bunun üstesinden Türkiye gelmek zorundadır. Bir adalet akademisi kurulmuştur, elbette ki hukuk fakültelerinde verilecek olan öğrenimde dâhil olmak üzere adalet akademisinde bir yargı etiğinin yansız, objektif nasıl karar verir bir yargıç bütün bunların enine boyuna tartışılması ve öğretilmesi gerektiği kanısındayım. Bunun yanı sıra adalet denilen değerin bir hukuk felsefesinin ürünü olduğu da unutulmamalıdır. Felsefe derslerine de ağırlık verilmesi gerektiği inancındayım. Unutmayınız ki Türkiye’de Felsefe dersleri çok sonradan girmiştir. Yani felsefenin en az üç bin yıla yakın bir serüveni vardır. Türkiye’de ne yazık ki felsefe bugün bile ikincil derecede bir disiplin olarak görülmektedir. Bütün bunların gözden geçirilmesi gerektiği kanısındayım. Eğer mülakatta bir savcının bir yargıcın o görevi yapmasını engelleyecek bir sakatlığı varsa, söz gelimi kekemelik, sağırlık, körlük gibi bunu zaten savcı veya yargıcın başvurduğu sırada bir muayene ile yani tıbbi bir muayene ile saptamak mümkündür. Bu bakımdan ben mülakatın bütünüyle kaldırılmasından yanayım. Bunu son derece yanlış buluyorum. Yapılacak iş eğer savcının veya yargıcın geleceğin savcının yargıcının kişiliği üzerinde bir değerlendirme yapmayı düşünüyorsanız sadece bu tıbbi olabilir. Mesleğe girdikten sonra zaten o kişilik sizin değerlendirdiğiniz kişiliğin dışında bir kişilik olarak seyredebilir. O meslekteki başarısıyla davranışlarıyla ilgilidir, o ayrıca izlenecektir zaten. Bu bakımdan ben sadece yazılı -nesnel sonucu verecek olan sınav budur- sınavla yetinilmesi gerektiği kanısındayım. Öbürünü yanlış buluyorum. Nitekim geçmişten beri bu tartışma konusu olmuştur. Şu veya bu parti iktidara geldiği zaman daima muhalefette bulunan partiler yapılmış bulunan sınavdan sonra yani sözlü sınavdan sonra çeşitli olumsuz değerlendirmeler yapmıştır. Bu kapıyı kapatmak gerekir. Bununda tek yolu bu sözlü sınavı kaldırmaktır. Ek olarak yargıç ve savcıların adli sicilleri de tutulur. Bu olağandır. Savcı ve yargıçların sicilleri tutulurken dikkat çeken önemli bir nokta vardır, ben bunu mesleğimden biliyorum, savcıların ve yargıçların dünya görüşleri, inançları üzerinde de gizli sicillerde notlar düşülmektedir. Bu son derece yanlıştır. Bu totaliter ülkelerde olabilir. Eğer bir savcı veya yargıç kendi inanç ve görüşlerini mesleğine yansıtırsa ve bu da belli olursa zaten devlet onun yakasına yapışmakla yükümlüdür. Bakın ikisi başka şey; yansıtmadığı sürece bir savcının bir yargıcın iç dünyasına devletin el atması mümkün değildir. Bu bir saldırıdır. Bu saldırının da önlenmesi gerekir. HABER 7 |
No comments:
Post a Comment