Tuesday, October 23, 2007

Yargıtay'ın verdiği 'Çocuğunuz öldü, masraftan kurtuldunuz' kararı, üyesini bile çileden çıkardı

http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/haber.do?haberno=604868

Zaman , 24 Ekim 2007, Çarşamba


Yargıtay'ın verdiği 'Çocuğunuz öldü, masraftan kurtuldunuz' kararı, üyesini bile çileden çıkardı



Mehmet Uyumaz










Türkiye'de trafik kazaları sonrasında açılan tazminat davaları için verilen 'çocuğunuz öldü, masraftan kurtuldunuz, tazminat almanıza gerek yok' kararları Yargıtay üyesinin bile tepkisine sebep oldu.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, trafik kazasında hayatını kaybeden 10 yaşındaki oğulları için maddi ve manevi tazminat talebiyle dava açan aile ile ilgili Gaziosmanpaşa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 'maddi tazminat verilmesine yer olmadığı' şeklindeki kararını onadı. Karara muhalif kalan Daire Üyesi Mehmet Uyumaz, "Bu tür görüşler; çocuğun ölümü ile anne ve babanın bu ölümü 'kurtuluş' kabul etmeleri gibi adaletsiz, acı verici, adalete olan güveni yok edici gibi bir sonucun doğmasına neden olur. Bu tür adaletsizliklerin önlenmesi gerekir." dedi.

İstanbul Gaziosmanpaşa'da bir şirkete ait aracı kullanan Cemil Bozyokuş, 10 yaşındaki Alaattin Eldeniz'e çarparak ölümüne sebep oldu. Dört çocuklu ailenin tek erkek çocuğu olan Eldeniz için ailesi 35 bin YTL'lik maddi ve manevi tazminat talebinde bulundu. Şoförün şirketi, yaptığı savunmada, Eldeniz'in aniden yola fırladığını, kamyonet tipi aracının kazadan kurtulamadığını belirtti. Maddi tazminat talebini reddeden mahkeme, Alaattin Eldeniz'in annesi Aynur Eldeniz'e bin, baba Sedat Eldeniz'e bin ve üç kız kardeşe 500'er YTL olmak üzere toplam 3 bin 500 YTL manevi tazminat ödenmesine hükmetti. Mahkemenin, aileye maddi tazminat ödenmemesi yönünde karar vermesine, hazırlanan bilirkişi raporu neden oldu. Raporda, toplam 5 bin 500 YTL maddi tazminat talebinde bulunan aile borçlu çıkarıldı. Çocuğunu kaybeden ailenin maddi bir zarara uğramadığına dikkat çekilen raporda, aile bin 537 YTL borçlu çıkartıldı. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin bu kararı onamasına isyan eden üye Mehmet Uyumaz karşı oy verdi.

Uyumaz, şu görüşleri dile getirdi: "Hukukçular, bu adaletsiz sonuca bir an önce son vermelidirler. Yargıya olan güven ve saygının azaltılmasını hiçbir hukukçunun kabul etmeyeceğini düşünüyorum." Ankara, Anka


Monday, October 15, 2007

Yargıda ağır intihal suçlaması

http://www.webhatti.com/wh-haber-bulteni/21322-yargida-agir-intihal-suclamasi.html


Yargıda ağır intihal suçlaması


Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Anayurt, Serdar Özgüldür'ün kitap olarak bastırdığı doktora tezinin, kendisinin master tezinden "intihal" olduğunu iddia etti.

Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'ne başvuran Anayurt, özgün, bilimsel eserinden kaynak göstermeden alıntı yaptığı gerekçesi ile Özgüldür'den 75 bin 500 YTL maddi ve manevi tazminat talep etti. Anayurt, dava dosyasına Özgüldür'ün piyasadaki kitabını, alıntı pasajlarını, kendi tezini ve YÖK'ün konuya ilişkin kararını delil olarak mahkemeye sundu. Özgüldür'ün avukatı ise mahkemeye verdiği cevapta, dava konusunun zamanaşımına uğradığını, alıntı yapılan bölümün 33 sayfayı kapsadığını ve tezin esasını oluşturmadığını savundu. Türkiye'de ilk kez bir Anayasa Mahkemesi üyesinin "intihal"le suçlandığı dava 21 Aralık'ta başladı. Dilekçeyi değerlendiren mahkeme, duruşmayı 8 Mart 2007'ye bıraktı.

Türkiye'de zaman zaman gündeme gelen bilimsel aşırma (intihal) davalarına bir yenisi daha eklendi. İthamda bulunan isim Sakarya Üniversitesi Anayasa Hukuku Bilim Dalı'nda doçent olarak görev yapan Ömer Anayurt. Davacı Anayurt'un avukatları Kezban Yıldız ve Burhan Yıldız, müvekkilinin 1989 yılında hazırladığı, 'Türk Hukukunda İdarenin Kusura Dayalı Sorumluluğu' isimli master tezinden çalıntı yapıldığını öne sürdü. Mahkemeye sunulan belgelerde, Yüksek Mahkeme üyesi Serdar Özgüldür'ün doktora tezi olan 'Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Kararları Işığında Tam Yargı Davaları' isimli eserinin önemli bölümünün Anayurt'un tezinden 'intihal' olduğu savunuluyor. Özgüldür'ün, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'ne 1994 yılında sunduğu doktora tezi, genişletilip güncelleştirilerek, aynı başlık altında 1996 yılında Ankara'da kitap olarak basıldı. Tez şu anda kitap olarak piyasada ve kütüphanelerde bulunuyor. Prof. Dr. İlhan Özay'ın yazdığı 'Günışığında Yönetim' adlı kitabın içerisinde yer alan 'İdarenin Hukuki Sorumluluğu ve Tam Yargı Davaları' adlı bölüm de Dr. Serdar Özgüldür tarafından kaleme alındı. Davacı Ömer Anayurt, ilk intihal olayını bu bölümü okurken fark ettiğini, daha sonra yaptığı incelemede Özgüldür'ün doktora tezinin de kendi master tezinden 'intihal' olduğunu fark ettiğini öğrendiğini bildirdi.

Avukatları ise müvekkili için 75 bin YTL manevi tazminat ile eserden gelir elde edilmesinden dolayı 500 YTL maddi tazminat talep etti. Anayasa Mahkemesi Asıl Üyesi Dr. Serdar Özgüldür, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Genel Sekreteri iken genel kurulca gösterilen 3 aday arasından Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından bu göreve atanmıştı.

Özgüldür, 2020 yılında yaş haddini dolduruncaya kadar görevinde kalacak. İntihal davasında Özgüldür'ün avukatlığını Oğuz Büyüktanır üstlendi. 21 Aralık'ta mahkemeye cevap yazısı gönderen Büyüktanır, aradan 10 yılı aşkın süre geçtiğinden yola çıkarak, "Dava konusu haklar zamanaşımına uğramıştır." dedi.

Büyüktanır, 'intihal' iddialarını reddederken, alıntı yapılan bölümlerin tezin asıl konusu olmadığını vurguladı ve bazı alıntıların 'dikkatten kaçtığı' için referans gösterilemediğini kaydetti. Davacı avukatları Kezban Yıldız ve Burhan Yıldız ise bu cevaba karşı cevap yazısı gönderdi. Zamanaşımı talebini reddeden avukatlar, "Bilimsel aklanma hukuksal kaçınmadan her zaman evladır." görüşünü bildirdi. Bu konuda YÖK Başkanlığı'nın 9 Haziran 2005 tarihli "intihale" dair suçlara ilişkin kararı da hatırlatılarak zamanaşımının imkansız olduğu kaydedildi. Davalı Özgüldür'ün intihali reddeden savunmasına verilen karşılık ise şöyle: "... Davalının tezi dört ana bölümden ibaret olup birinci bölümü idarenin hukuki sorumluluğu (toplam 161 sayfa) ve geri kalan üç bölümü ise Askerî Yüksek İdare Mahkemesi açısından idari sorumluluğun irdelenmesi olup toplam 203 sayfadan ibarettir. Tez dikkatle incelendiğinde bu kısımlardaki açıklamalar ve referansların hemen hemen tamamına yakını AYİM ve Danıştay kararlarından oluşmaktadır. Dolayısıyla davalı tezinin bilimsel kıymeti ve referans yoğunluğu birinci bölümde odaklaşmaktadır..."

Çete Yargıtay’a mı sızdı?

http://www.haber7.com/artikel.php?artikel_id=139898

http://www.stargazete.com.tr/index.asp?haberID=32161


Mehmet Altan ,
Star , 15 Ekim 2007 ,
mehmetaltan@stargazete.com


Çete Yargıtay’a mı sızdı?


* Mehmet Altan

mehmetaltan@stargazete.com



Bunca olaya rağmen kolay kandırılacak saf bir yanım hala var. Galiba... Medyaya olan nisbi güvenim de sürüyor.

Yoksa her defasında bu kadar şaşırmamam lazım.

Ama şaşırıyorum.Şaşırıyorum çünkü... ‘Benim manşetlerim’ ile ‘gazete manşetleri’ arasında o kadar büyük farklar ortaya çıkıyor ki...

***

Doğrusu...

Cumartesi günü Tolga Şardan imzalı ‘Yargıtay’da köstebek var’ başlıklı manşeti görünce Türkiye’nin çalkalanacağını sandım.

Varlığını ‘hukuktan’ alan her devlet ve toplum için beklenmesi gereken oydu çünkü.

İsterseniz şöyle yapalım...

Haberin içeriğini yansıtan manşet altı spotları beraberce okuyalım, kararı siz verin:

‘Tehditle para almak...

İhalelere fesat karıştırmak gibi suçlamalardan yargılanan...

Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi’ne yönelik olarak yürütülen Girdap operasyonunda ilginç bir gelişme oldu.

Çete zanlısı olarak tutuklanan hareketin 2. Başkanı Ahmet Cinali’nin Yargıtay Ceza Kurulu Yazı İşleri Müdürü M.Ö ile yaptığı telefon konuşmaları dinlemeye takıldı.’

***

Konuşmalarda neler var?

Onu da bir başka spot özetlemekte:

‘Kendisini komutan olarak tanıtan Cinali, telefonla sık sık aradığı M.Ö’den mahkemedeki dosyalarla ilgili taleplerde bulunuyor.

M.Ö de işlerini nasıl takip ettiğini anlatıyor.

Cinali bir başkasıyla yaptığı telefon konuşmasında da ‘bana lambur lumbur işler söylemeyin, yüz kızartıcı suç dışında, isterse on tane adam öldürsün gereğini yaparım’ diyor’...

***

Haberin girişi de şöyle:

‘MİT’çi Kaşif Kozinoğlu’nun 2004’te organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı’nın dosyası için dönemin Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya ile görüşmesi skandalına sahne olan Yargıtay’da, yeni bir skandal gündeme geldi.

Yeni skandal, Ankara Başsavcılığı’nın Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi’ne (VKGBH) yönelik soruşturmasında gün ışığına çıktı. VKGBH 2. Başkanı Ahmet Cinali’nin dinlenen telefonlarına bir Yargıtay görevlisi de takıldı.

Kendisini ‘komutan’ olarak tanıtan Cinali’nin görüştüğü kişinin Yargıtay Ceza Genel Kurulu (YCGK) Yazı İşleri Müdürü M.Ö. olduğu belirlendi. M.Ö.’nün Cinali’yle ‘samimi’ görüşme kayıtları VKGBH soruşturması dosyasına da girdi. Telefon görüşmelerinde, Cinali’nin tanıdığı kişileri, yargıdaki sorunlarını çözmesi için M.Ö.’ye yönlendirdiği anlaşıldı.

Adli soruşturma sürerken devreye giren Adalet Bakanlığı da başsavcılıktan bilgi ve belgeler isteyerek M.Ö. hakkında idari soruşturma başlattı.

Soruşturma kapsamına, yine çeteyle bağlantısı olduğu gerekçesiyle Kastamonu’da görevli Hákim T.K.’nın da alındığı öğrenildi.’

Haberde Cinali ile M.Ö arasındaki konuşmanın bant kayıtları da var.

Kısacası dehşet verici bir durum.

***

Dün baktım, Radikal gazetesi dışında pek kimseden ses yok.

Radikal’in beşinci sayfasındaki başlık ise bana durumu çok erken ‘dehşet verici’ bulduğumu anlatmaktaydı.

Çünkü...

‘Yine Yargıtay, yine çete, yine aynı karar’ üst başlığının altında şu cümle vardı:

‘Bu konuşmaya da işlem yok.’

Haberin en vurucu yeri ise şöyleydi:

‘Zanlıların, bazı yargı üyeleri, asker ve polislerle bağlantılı oldukları belirlenmiş; çete üyeleriyle bağlantılı kişilerin dosyaları kurumlarına gönderilmişti.

M.Ö. ile Cinali arasındaki konuşmalar, Yargıtay’a ulaştı. Ancak Yargıtay, M.Ö.’nün bahsi geçen dosyalarla ilgili girişimde bulunmadığı gerekçesiyle soruşturma açılmasına izin vermedi.

Bu arada; M.Ö. gibi VKGBH üyeleriyle telefonda konuşurken takibe yakalanan üç Yargıtay çalışanı için de aynı karar aldındı.

Yargıtay, Alaattin Çakıcı’nın bir dosyası hakkında Çakıcı’nın adamlarına bilgi verirken polis takibine yakalanan Eraslan Özkaya hakkında da benzer bir karar almıştı.

Yargıtay 1. Başkanlar Kurulu, Özkaya hakkında telefonlarının dinlemesi için mahkemeden karar alınmadığı ve dolaylı dinlemelerin delil olamayacağı gerekçesiyle Özkaya hakkında herhangi bir işlem yapılmamasına karar vermişti.’

***

Esas ‘sözün bittiği yer’ buralar.

Hukuk yoksa, devlet yok demektir.

Devlet yoksa...

Bırakın Ermeni meselesini, bırakın Kürt sorununu...

İstanbul’a yağmur yağınca insanların ölmesini, evleri su basmasını bile önleyemezsiniz.

Zaten de önleyemiyoruz.

Yargıtay’ını düzeltemeyen devlet...

Hiç bir şeyi düzeltemez çünkü.

'Vatansever köstebek' emekli oluyor

http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/haber.do?haberno=601371

Zaman , 16 Ekim 2007, Salı




'Vatansever köstebek' emekli oluyor


VKGB'ye yönelik Girdap operasyonunda zanlı Ahmet Cinali adına dosya takip ettiği saptanan Yargıtay Ceza Genel Kurulu Yazı İşleri Müdürü Murat Özdil, emekliliğini istedi. Başvuru kabul edildi.


- Foto -
VKGB Başkanı Taner Ünal'ın da (elinde poşet taşıyan) aralarında bulunduğu 18 kişi daha önce tutuklanmıştı.


Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi'ne (VKGB) yönelik 'Girdap Operasyonu' zanlılarından biriyle (VKGB 2. Başkanı Ahmet Cinali) yaptığı telefon görüşmesi ortaya çıkan Yargıtay Ceza Genel Kurulu Yazı İşleri Müdürü Murat Özdil emekliliğini istedi.

Yargıtay Birinci Başkanlığı'na sunulmak üzere, Yargıtay Ceza Genel Kurulu Başkanlığı'na emeklilik dilekçesini veren Murat Özdil, dilekçesinde, 1980 yılından bu yana Yargıtay bünyesinde çeşitli kademelerde görev yaptığını belirtti. Hakkındaki iddiaları reddeden Özdil, daha önceden tanıdığını belirttiği şahısla (VKGB 2. Başkanı Ahmet Cinali) telefonda nezaket çerçevesinde konuştuğunu ifade etti. Aynı zamanda Yargıtay Ceza Genel Kurulu Başkanlığı da yapan Yargıtay Birinci Başkan Vekili Osman Şirin, Özdil'in dilekçesini işleme koyarak, Yargıtay Birinci Başkanlığı'na gönderdi. Şirin, üst yazıda, "Murat Özdil'in emekliye ayrılma talebini içeren dilekçesi ekte sunulmuştur. İstemini ve gerekçelerini başkanlık olarak benimseyip takdirle karşıladığımızı bilgilerini ve gereğini saygılarımla arz ederim." dedi. Bu arada, Yargıtay Yönetim Kurulu'nun Özdil'in dilekçesini gündemine aldığı öğrenildi. Girdap operasyonunun ardından başlatılan soruşturmada, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Murat Özdil hakkında takipsizlik kararı vermişti. Bu kararın Yargıtay Birinci Başkanlığı'na ulaşmasının ardından Yargıtay Yönetim Kurulu da disiplin yönünden iddiaları incelemişti. Yönetim kurulu, 27 Temmuz 2007'de Özdil hakkında 'işlem yapılmasına yer olmadığına' karar vermişti.

Telefon görüşmeleri ele vermişti

Yargıtay Ceza Genel Kurulu Yazı İşleri Müdürü'nün, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi (VKGB) için çalıştığı ortaya çıkmıştı. Milliyet Gazetesi'nin Tolga Şardan imzalı haberinde, Yazı İşleri Müdürü Murat Özdil'in Girdap operasyonunda dinlemeye takılan VKGB 2. Başkanı Ahmet Cinali adına dosya takip ettiğinin saptandığı açıklandı. Haberde, MİT'çi Kaşif Kozinoğlu'nun 2004'te organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı'nın dosyası için dönemin Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya ile görüşmesi hatırlatılarak, Yargıtay'da yeni bir skandalın daha ortaya çıktığı kaydedildi. Habere göre, 'köstebek skandalı' Ankara Başsavcılığı'nın VKGB'ne yönelik soruşturmasında gün ışığına çıktı. VKGB 2. Başkanı Ahmet Cinali'nin dinlenen telefonlarına bir Yargıtay görevlisi de takıldı. Kendisini 'komutan' olarak tanıtan Cinali'nin görüştüğü kişinin Yargıtay Ceza Genel Kurulu (YCGK) Yazı İşleri Müdürü Murat Özdil olduğu belirlendi. Özdil'in Cinali'yle yaptığı görüşme kayıtları, soruşturma dosyasına da girdi. Telefon görüşmelerinde, Cinali'nin tanıdığı kişileri, yargıdaki sorunlarını çözmesi için Murat Özdil'e yönlendirdiği anlaşıldı. Kastamonu'da görevli hâkim T.K.'nin de yine çeteyle bağlantısı olduğu gerekçesiyle soruşturma kapsamına alındığı öğrenildi.

Ankara, aa / İstanbul, Zaman
16 Ekim 2007, Salı